Dil bilmek her zaman bir avantajdır. Ancak bildiklerimize ek olarak, diller yaşlılıkta da size neşeli bir hayat getirebilir, çünkü beynin yaşlanmasını yavaşlatırlar.
Yaşam boyunca iki veya daha fazla dil bilmek ve kullanmak, insan beyninin bilişsel süreçleri üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Özellikle iki dil bilen kişilerde (erken yaştan itibaren 2 veya daha fazla dil konuşanlarda) beyin daha yavaş yaşlanır; yani beyin, tek dil bilen insanlarda olduğu gibi aynı oranda çökmez.
Yavaş beyin yaşlanması, yaşlılıkta bir kişinin daha az bilişsel bozukluğa sahip olacağı anlamına gelir. Buradaki kilit faktörlerden biri bilişsel rezervdir. Herkesin beyni farklı yaşlanır. Yaşlanma hızı, insan beyninin onlarca yıllık hasarla başa çıkma ve optimal performans seviyesini koruma yeteneği olan bilişsel rezervine bağlıdır.
Bu nedenle, bilişsel rezerv ne kadar büyük olursa, yaşa bağlı değişiklikler o kadar az şiddetli olur. Rezervin kendisi fiziksel aktivite, diyet, yaşam boyunca uygulanan entelektüel çabalar gibi birçok farklı faktörün etkisi altında oluşur.
Rus ve İngiliz bilim insanlarından oluşan bir ekibin parçası olarak yeni çalışmanın yazarlarından biri olan Federico Gallo, “İki dillilik, bilişsel bir rezerv oluşturan diğer her türlü faktörden farklıdır. Eşsizdir, çünkü hayatın içinde sürekli mevcuttur. Spor yapmaya başlayabilir ve bırakabilir, herhangi bir diyet seçebilir ve reddedebilir, iş değiştirebilirsiniz vb. Ama dil sonsuza kadar bir insanda kalır. Ne de olsa dil merkezimiz sürekli olarak kafamızın içinde çalışıyor” diyor.
Araştırmacıların deneyinde, daha yaşlı iki dil bilenler, dikkat görevlerinde tek dil bilen akranlarından önemli ölçüde daha iyi performans gösterdi. Bilim insanları, sonuçları iki dilli insanların çatışma ve seçim durumlarıyla karşı karşıya kaldıklarında sürekli olarak “değiştirmek” zorunda olmaları gerçeğiyle açıklıyor. Böylece bilişsel rezervi kullanırlar ve aynı zamanda onu yenilerler.
0 Yorum