Sendikalar, Siyaset ve Öğretmenler
Sendikacılık Türk insanın hayatına 1946 yılında yasalaşarak girmiştir. 76 yıllık sendikacılık döneminde sendika parti ilişkisini üçe ayırmak gerekir.
1946-1960 yılları arası sendikalar partilerden uzak durmuşlardır. 1960-1980 arası ise partilerle temasa girilmiş, 1980 sonrası ise neredeyse her partinin bir yan sendikası olmuştur.
Sendikaların siyasal partilerle ilişki içinde olmalarında ekonomik ve siyasi görüş ilk sıralarda yer almaktadır. Parti ve sendika arasında genelde karşılıklı faydalanma yaklaşımı ön plandadır.
Bu arada üyelerin de gücü elinde bulunduran partiye yakın olan sendikaya teveccüh göstermeleri de manidardır. Hangi iktidar zamanında hangi sendikanın etkili ve yetkili olduğuna bakmak söylenilmek istenene tercüman olacaktır.
İktidarlara yakın sendikalar genelde temsilcisi oldukları üyelerin haklarını savunur gibi yapıp iktidarları mali yönden sıkıştırmama yolunu tercih etmişlerdir. Memurların hükümetlerle pazarlık masasına oturma hakkını elde ettiği 2010 yılından bu zamana kadarki mali kazanımları incelemek söylenmek istenenin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
12 yıllık müzakere masası sürecinde muhalif sendikalar genelde memura şirin gözükmek için abartılı taleplerde bulunurken, iktidar yanlıları ise hükümetlerden kopardıkları buçukları nimet olarak adeta pireyi deve yaparak lanse etmişlerdir.
Hele öğretmenler… Ne acıdır pazarlık yapan sendikaların başında hep öğretmen kökenli başkanlar olmasına rağmen en büyük mali darbeler öğretmene vurulmuştur. Eşit işe eşit ücret eşitsizliğinin başladığı dönemden itibaren sürekli eriyen öğretmen maaşları asgari ücrete yaklaşmıştır. Maalesef ki öğretmen başkanlar bunun en büyük müsebbibidir.
Nasıl ki büyük futbol takımının başarı ölçütü şampiyonluktur, sendikanın başarı ölçütü de maaştır. Diğer bütün kazanım masalları lafugüzaftır.
Hülasa öğretmenler; sendikalar, pazarlıklar yokken daha itibarlı daha güçlüydü. Şimdilerde birilerinin siyasi bastonu, basamağı olmakta, farklı görüşte sendikalar arasında hakkını korumak için yuvarlanıp durmaktadır.
Ey sendikalar ey devlet yöneticileri! Öğretmenler hakkında makul, samimi, akılcı eylem, söylem, politika oluşturmadan ne eğitim düzelir ne de sosyal gelişim olur bu böyle biline.