Yunus Emre: 700 Yıldır Yaşayan Efsane
Yunus Emre’nin hayatı hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak Yunus Emre Nesilden nesile aktarılmış ve aktarılmaya devam edecek değerlerimizden biridir. Yunus emre’nin en güzel şiirleri karşınızda…

Yunus emre’nin en güzel şiirleri
Bana Seni Gerek Seni
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni
Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seni
Yunus’dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
Behey Kardaş
Be hey kardaş hakk’ı bulammı dersin,
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Tarikat sırrına eremmi dersin,
Kamil mürşid sana söylemeyince.
Özenirsen gardaş, tevhide özen.
Tevhiddir nefsinin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynarmı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk’ın taktirini kimse bozamaz.
Tarikat ummandır dalıp yüzemez,
Aşkın deryasını boylamayınca.
Aşkım galip geldi yüreğim harlar
Aşık olan ar-ı namusu neyler
Behey yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyimmi söylemeyince.
Ben Bir Aceb İle Geldim
Ben bir aceb ile geldim
Kimse halim bilmez benim
Ben söylerim ben dinlerim
Kimse dilim bilmez benim
Benim dilim kuş dilidir
Benim ilim dost ilidir
Ben bülbülüm dost gülümdür
Bilin gülüm solmaz benim
Ol dost bana gelsin demiş
Sundum kadeh alsın demiş
Aldım kadeh içtim şarap
Ayruk gönlüm ölmez benim
Ne durum var ne durağım
Hiç yerde yoktur kararım
Hakk’a münacat etmeğe
Belli yerim olmaz benim
Sor durduğum yeri bana
Gelirsen gösterem sana
Bir zerrece Hak’tan ayrı
Gözüm nesne görmez benim
Tur dağında bir tecelli
Gör Musa’ya neler kıldı
Yunus eydür Hak katında
Sözüm geri kalmaz benim
Yunus Emre
Ben Derd İle Ah Ederim
Ben derd ile ah ederim derdim bana derman imiş
İster idim hasret ile dost yanımda pinhan imiş
Kanda idim fikr ederim göğe bakıp şükrederim
Dost benim gönlüm evinde tenim içinde can imiş
Sanırdım kendim ayrıyım dost gayrıdır ben gayrıyım
Beni bu hayale salan bu sıfatı insan imiş
İnsan sıfatı kendi Hak insadadır Hak doğru bak
Bu insanın sıfatına cümle alem hayran imiş
Her kim ol insanı bile hayvan ise insan ola
Cümle yaradılmış kula insan dolu sultan imiş
Tehvid imiş cümle alem tehvidi bilendir Adem
Bu tevhidi inkar eden öz canına düşman imiş
İnsan olan buldu Hakk’ı meclis onun oldur saki
Hemen bu bi-çare Yunus aşk ile aşına imiş
Yunus Emre
Yunus Emre Kimdir?
Hayatına ilişkin bilgiler henüz netlik kazanmamıştır fakat yapılan son araştırmalar bağlamında 1241-1321 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Yunus Emre, Taptuk Emre dergâhında yetişmiştir. Doğum yeri bilinmiyor. 13’üncü yüzyılın ortalarına doğru Moğal istilası ve Selçuklu Devleti’nin yıkıldığı dönemde yaşadığı sanılıyor. Bu dönemin sarsıntı ve acıları Yunus’un eserlerinde derin izler bıraktı. Babasının adı İsmail. Medrese eğitimi gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. İran ve Yunan mitolojisiyle, tasavvuf tarihini inceledi. Hacı Bektaş ya da Sinan Ata’nın halifesi Taptuk Emre’nin dergahında hizmet etti. Taptuk Emre’nin düşüncelerini yaymak için Anadolu’yu dolaştı. Eskişehir Sarıköy, Manisa Buna ve Emreköy, Erzurum Dutçu Köyü, Isparta Keçiborlu ve Karaman’da adına yapılmış mezarlar var. Ama nerede öldüğü ve gömüldüğü kesin belli değil.
Tasavvuf yorumunu benimseyen Yunus Emre’nin keskin bir gözlem gücü, derin bir hoşgörü anlayışı var. Şiirlerini hece ölçüyle yazdı. Ama aruz denemelerine de yer verdi. Hece ölçüseyle yazdığı dörtlüklerin yanısıra yine hece ile beyitler ve gazeller de yazdı. Dili arı Türkçe değil. Yer yer Arapça ve Farsça tamlamalar kullandı. Sağlığında düzenlediği divanı bulunamadı. Günümüzdeki divanları derlemedir. 1904’te birinci, 1924’te ikinci basımları yapılan Divan-ı Aşık Yunus Emre’nin yanısıra Burhan Toprak ve Abdülbaki Gölpınarlı’nın derleyip yayınladığı Yunus Emre divanları var.
Yunus Emre’nin Edebi Kişiliği
Yunus Emre, Türk düşünüş edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Onun uzun, devamlı hayat tecrübeleri varlık, yokluk, aşk ve Allah hakkında hummalı zihin yoruşları vardır. Yoksulu zenginden, kâfiri Müslümandan ayırmaksızın, Allah’ın eseri olan bütün insanlara karşı, onlarda Tanrı’dan yankılar bulan, engin bir sevgiyle doludur. Onun, vatan edindiği topraklar üzerinde asıl vatanından bir ömür boyu uzak kalmış bir insan üzüntüsüyle duyduğu gariplikler, kimsesizlikler vardır, özlediği vatan, Tanrı diyarıdır ve Yunus durmaksızın iç ve kafa hareketleriyle olgunlaşıp derinleşen, rint ve coşkun bir derviş hayatını, hep bu anavatana doğru, maddî, manevî yürüyüşlerle geçirmiştir.
İslâm inanışının, üzerinde durmaktan çekindiği birçok problem, Yunus’un serbest ve zeki düşüncelerine konu olmuştur. Şair, duyup düşündüklerini, XIII. yüzyıl Türkçesiyle, her dilin söyleyemeyeceği bir kolaylıkla terennüm etmiştir. Tanrısını güllerde koklayan bir insan hazzıyle söylediği mısralar, Allah’a karşı sevgi dolu bir inanışın,
Salınur Tûbâ dalları
Kur’an okur hem dilleri
Cennet bâğının gülleri
Kokar Allah deyü deyü
gibi sade, basit fakat söylenilmesi güç mısralardır. Varlıkların her zerresinde Tanrı’yı aramakla oyalanan şair, bir ağaç karşısında:
Altundandır direkleri
Gümüştendir yaprakları
Uzandıkça budakları
Biter Allah deyü deyü
gibi şiirlerini bu heyecanla söylemiştir. Bu arada sevgilisine varamamak endişesi, bütün Tanrı âşıkları gibi, zaman zaman Yunus’un da gönlünü acıtmıştır:
Murâdıma, maksûduma ermezsem
Hayıf bana, yazık bana, vah bana
Kaadir Mevlâm cemâlini görmezsem
Hayıf bana, yazık bana, vah bana
gibi kullandığı güzel Türkçedeki “yazık” ifade eden bütün kelimelerle feryat edişi bundandır. Tanrısı’ndan uzak kaldıkça, kalabalıklar içinde dahi kimsesiz olan insanın sonsuz garipliğini şiir dolu bir Türkçe söyleyiş haline getirmek için, Yunus’un şöyle bir düşüncesi yeter:
Acep şu yerde var m’ola,
Şöyle garip bencileyin,
Bağrı başlı, gözü yaşlı,
Şöyle garip bencileyin.Bir garip ölmüş diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Şöyle garip bencileyin.
Yunus Emre’nin
Bâd-ı sabâya sorsunlar
Cânan illeri kandedür
Görenler haber versinler
Cânan illeri kandedür”
diye, diyar diyar aradığı Tanrı’yı bir gün kendi içinde bulunca:
Canlar canını buldum
Ballar balını buldum
Bu canım yağma olsun
Kovanım yağma olsun
diyerek, nasıl coşkun bir şevki dile getirdiğini biliyorsunuz.
Etiketler:v Yunus emre’nin en güzel şiirleri
MEB Resmi Site: http://meb.gov.tr
0 Yorum